Havada Duran Kaya ( Hacer-i Muallak ) Yalanı!

05/13/2010

Bu konu oldukça karıştırılan bir konu olduğu için birkaç şey yazmak istedim.
Öncelikle “Hacer-i Muallak nedir?” oradan başlıyalım.
Muallak Taşı; “Havada Asılı Duran Kaya” anlamına geliyormuş. Rivayete göre, Muhammed miraca yükselirken bu kayaya basar ve kaya Muhammed ile birlikte yükselmeye başlar. Muhammed dönüp kayaya “Dur!” der ve kaya havada asılı kalır ve kıyamete kadar(!) orada asılı kalacağı söylenir. Bir diğer rivayet ise şöyle; İbrahim peygamberin oğlu İsmail’i kurban etmek için bu kayaya yatırmıştır. Bu konuda bir kaç tane daha rivayet var.
Rivayetler bir kenarda dursun asıl konumuz bu değil, asıl konumuz gerçekte havada duran bir taş olup olmadığı ve şu meşhur fotograf:
Hacer-i Muallak Hava Duran Taş Kaya

Elbette bu fotografı gören aklı başında herkes bunun fake, photoshop olduğunu anlayacaktır.
O zaman gerçek Hacer-i Muallak nedir? Aslında bunun cevabı pek çok yerde var ama ben birkez daha açıklamak istiyorum. Yazının devamını oku »


Atatürk’ün dine bakışı

05/11/2010

Daha önce birkaç yerde bu konuyu dile getirmiştim. Ancak gelen yorumlardan ve tepkilerden yola çıkarak bir kez daha paylaşmak istedim. Hemde bu sefer olayı her tarafından ele almış bir yazıyı paylaşıyorum. Bu yazısı için şüphecimelek’e teşekkür ederim.

Mustafa Kemal Atatürk’ün Din ve Tanrı hakkindaki görüşleri baktığımız kaynağa göre çeşitlilik göstermektedir.
İslam’a yakın kaynaklar, Atatürk’ün İslam ve Peygamber’le ilgili söylediği olumlu şeyleri öne sürerken, bazı başka kaynaklarda da tam tersi demeçler karşımıza çıkıyor.

Peki, nasıl oluyor da, bir kişinin aynı konu hakkındaki görüşleri, farklı kaynaklara göre farklılık gösterebiliyor?
Yazının devamını oku »


Atatürk’ün kendi kaleminden İslam

03/08/2010

Bu yazıyı “Atatürk dindardı” diyenlere, Atatürk’ün kendi kaleminden yazdıkları ile cevap vermek için gönderiyorum. Buyrun;
Paşa’nın el yazısıyla kaleme aldığı o notların “Millet” bölümünden satırlar:”
Türkler Arapların dinini kabul etmeden evvel de büyük bir millet idi. Arapların dinini kabul ettikten sonra, bu din, ne Arapların, ne aynı dinde bulunan Acemlerin ve ne de Mısırlıların vesairenin Türklerle birleşip bir millet teşkil etmelerine hiçbir tesir etmedi. Bilâkis, Türk milletinin milli rabıtalarını gevşetti; milli hislerini, milli heyecanını uyuşturdu. Bu pek tabii idi. Çünkü, Muhammedin kurduğu dinin gayesi, bütün milliyetlerin fevkinde, şamil bir Arap milliyeti siyasetine müncer oluyordu.
Yazının devamını oku »


Peygamber Mucizeleri

06/26/2009

Peygamberlerin mucizelerinden seçmeler.islamda mucize

PEYGAMBER MUSA

Tevrat, Çıkış-2/8-12 ‘Ve Rab Musa’ya ve Harun’a söyleyip dedi: Firavun kendiniz için bir harika gösterin, diye size söyleyeceği zaman, Harun’a diyeceksin: kendi deyneğini al ve yılan olsun diye Firavunun önüne at. Ve Musa ile Harun Firavunun yanına girdiler ve Rabbin emrettiği gibi öyle yaptılar ve Harun deyneğini Firavunun önüne attı ve yılan oldu. Ve Firavun da hikmetli adamları ve efsuncuları çağırdı ve Mısır’ın sihirbazları, olar da büyüleriyle öyle yaptılar. Ve her biri kendi deyneğini attı ve yılan oldular. Ve Harun’un deyneği onların deyneklerini yuttu.
Yazının devamını oku »


Muhammed’in Karıları

06/26/2009

Muhammed’in karılarının sayısı tam olarak bilinmemektedir. Bir çok alim(!) bu konu üzerinde kafa patlatmış, fakat ne muhammed'in karılarıyazık ki ortak bir sayıda buluşamamıslardır. Tarihçi TABERİ de bu çalışma içine girmiş, fakat o da işin içinden çıkamamıştır. Asağıda Taberi’nin bu konudaki çalışmasını vereceğim, yazı Tarih-i Taberi tercümesinden alınmıştır;

Şöyle rivayet ederler ki: Paygamber 15 hatun nikah edindi. 13’ünü gördü ve evine getirdi, kah 11’ini tuttu, kah 10’unu tuttu, ikisini görmeden el çekti. Dünyadan göçtüğünde 9 hatunu vardı.
Yazının devamını oku »


Varlığın kökeni?

05/09/2009

portal.ateizm2.org’ dan alıntı
Tarih: 22.05.2004 Saat: 07:10 Gönderen: mantik

İnancın kaynağının akıl, mantık, bilim, vs. değil sadece psikolojik şartlanmalar olduğunu hep söylüyoruz. İnançlılar akıl ve mantık yoluyla inandıklarını düşünmek isterler ama inançlarının asıl kökeni toplumdan ve güvenilir kişilerden hazır aldıkları bilgilerdir. (Bu bilgilere olan güvenleridir). Fakat insan zihni sorgulayıcı olduğu için, bu bilgilerin akıl ve mantık süzgecinden şöyle bir geçirildiğinde akla yatması ve mantıklı görünmeleri gerekir. Tümü ayrıntılı mantıksal analizde parça parça olur ama önemli olan bu değildir ve zaten ortalama insan ayrıntılı mantıksal ve felsefi analizlere girmeyeceği için önemli olan bu inançların sağlam dayanakları olduğu illüzyonunu yaratmaktır. Yazının devamını oku »